3 Nisan 2013 Çarşamba

Bana arkadaşını söyle...

İnsan kendisi  gibi düşünen, kendisiyle aynı hisleri paylaşan,  aynı hayat  tarzından hoşlanan insanlarla  arkadaş oluyor.
Arkadaşlıklarsa   seneler  geçtikçe,  paylaşımlar arttıkça, sesini duymadığınızda  ne oldu acaba diye merak ettiğiniz kıvama geldikçe,  fikirlerde  ayrılık olsa bile  saygıyla,  senin gibi düşünmüyorum ama düşüncene saygı duyarım inceliğini göstermeye  başladıkça  dostluğa dönüşüyor.   Bu tanımların  dışındakilerse  sadece tanıdıktır benim için.
Arkadaş, dost  olmaları için daha   çoook yolları vardır. 

Arkadaşlarımızı mahallemizden, okulumuzdan, sınıfımızdan, iş yerimizden, gittiğimiz ortak zevklerimizi yansıtan kurslarımızdan yani  etrafımızdakilerden buluruz.   Dolayısıyla, bizi etkisi altına alan,  sarsan, sarmalayan   önce etrafımızdakiler  yani yakın çevredeki arkadaşlardır,  sonra  diğer halkadakiler gelir.

Bence bu ülkeler için de böyle. Ne kadar ilk halkanın dışına siyasi olarak "arkadaşım, dostum" deseniz de öncelikle etkilendiğiniz,  sizi sarsan, ikinci halkadakilerin size bakış açısını bile etkileyen  ille de ilk halkada olanlar.

Bu hafta ne zamandan beri gitmek istediğim SALT Müzesindeki 1+8 sergisine gittim. Türkiye ve çevresindeki 8 komşu ülke.

   

Girdiğiniz salonda 8 tane ekran var.  Aynen resimde gördüğünüz gibi dizilmişler.  Her ekran bir  komşu ülkeye ait.    Ortada da siz.

Insanları, manzaraları, yaşam şekilleriyle  ve ekrana konuşan halktan insanlarıyla  sırayla değil ama biri diğerinin ardından ama arkadan hangisinin geleceğini bilmediğiniz için de,  içinde sürpriz barındıran  bir şekilde karşınıza geliveriyorlar.

Size  yaşam şartlarını, zorluklarını, mutluluklarını anlatıyorlar.
Ama fark ettiğiniz  ortak nokta, ne zor yaşamları olduğu.


Eminim anne, baba olarak çocuklarınıza   “ Çocuğum bu arkadaşını biraz  sorunlu gördüm senin de canını sıkar . Çok samimi olma. Arkadaş ol  ama arana biraz  mesafe koyuver “  demişsinizdir.  Ya da aynısı siz çocukken size  anneniz, babanız tarafından  söylenmiştir.

Buna çok olumlu yanıtlar aldığınızı ya da verdiğinizi düşünmüyorum ama diyelim ki yapmak istediniz  birey  olarak bunu yapmak bir dereceye kadar olası ama siyasi ortamda bunu yapmak , bundan etkilenmemek   ne kadar mümkün ?

Sergiyi izlerken,  Türkiye’nin,  coğrafi  yapısı  gereği   sorunlu,  içleri kanayan ülkelerin  tam  ortasında  olduğunu, bu ülkelerle komşu olmanın getirdiği etkileşimi çok net gördüm.

Sizin için   değişik  komşu ülkelerin insanlarından seçtiğim bazı konuşmalar şöyle :

“Şemdinli’de haftada 2-3 kez komşu ülkeyle operasyon oluyor. Operasyon  olduğu zaman şebeke kesiliyor. İstanbul’a telefon açamıyoruz. Hakkari’ye bile. Banka işimiz varsa , çek ödememiz varsa elektronik olarak yapamıyoruz. Hayat duruyor. “



“Ermenistan halkı yaşamıyor hayatta kalıyor  “

“Şemdinli’de İran’lı kızlarla kuma olarak evleniyorlar. İran’lı kızlar  Türkiye’de yaşamak için ve  daha özgür olmak için bu evlilikleri kabul ediyor. 

"Bulgaristan SSCB zamanında daha iyiydi. O zaman burada batı temsili olduğu için kot giyilmezdi, yasaktı. SSCB ile ticaret yapılırdı. Kurallar vardı ama hayat daha iyiydi."

Bu konuşmaların  bir sınıfta   etrafınızdaki sınıf arkadaşlarınız tarafından yapıldığını düşünün sizin ruh haliniz, sizin kafa sağlığınız nasıl olur ?

Ülkenin dış siyaset gündeminin çok hızlı değişmesi, komşularıyla ilgili sorunların içinde kendini birden buluvermesi  çok mu  garip ? 
     
Evet insan karamsarlaşıyor.  Ama karamsarlaşmayın. Oradan çıkın  doooğru Tünel’e gidin.

Dünyanın  en eski  2. metrosuna geldiğinizde  bütün komşuları unutup kendinizi  
2. halkada yer alan   "arkadaş, dost"  ülkelerde  turist gibi hissetmeniz içten bile değil.

Resimdeki  müzisyen  elinde gitarı , ağzında ağız mızıkası ve penayı tuttuğu elinin bileğindeki tef sesini yansıtan metal bileziğiyle   Knocking On Heaven's Door ‘u 
http://www.youtube.com/watchv=5_
swaxOidGU
o kadar orjinaline yakın söylüyor ki  bir Japon turist edasıyla resmini çekmekten  ve gitar kabına  3-5 kuruş bırakmaktan kendimi alamadım.



Haydi oturmayın, biraz hüznü, biraz neşeyi birlikte yaşamak için, bugün  ya da bu hafta sonu yolunuzu  Bankalar Caddesi ve Tünel’e düşürüverin...

Sevgiyle ve sanatla kalın.

G.D.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder