21 Kasım 2016 Pazartesi

İçimdeki küçük kız çocuğu dışarı çıkacak diye çok korktum... Sakın ha dedim sakın! Şimdi değil... Belki sonra...

Ülkemden 10.000 km. uzaklıkta, içimdeki küçük kız çocuğunu alıp
National Ballet of Canada'nın Toronto, Four Seasons Centre'da sahneye koyduğu Cinderella balesini izlemeye gittim..
Dürüst olmam gerekirse giderken bu kadar hüzünleneceğim aklıma gelmemişti..




Hüznüm Cinderella'nın yaşadıklarından sahnede izlediklerimden değil aksine perde aralarında fuayede gördüğüm annelerinin, babalarının, anneannelerinin ya da babaannelerinin ellerinden tutarak Cinderella'yı izlemeye gelen,  kendileri küçük olmalarına rağmen içlerinde yaşattıkları büyük balerinle dolaşan küçük kız çocuklarındandı..

Giydiği kırmızı elbisesi, taktığı kırmızı tacı, gümüş payetli hırkasına uygun gümüş payetli küçük çantasıyla dolaşanı, merdivenlerden inerken ayağını önce özenle point pozisyonuna getirerek hafiiiffçe alt basmağa değdiren ve
sonra topuğuyla ayağının üstüne basarak basamakları balerin edasıyla ineni, fuayede meyve suyunu içerken oturduğu sandalyede ben de baleden anlarım, bir balerin nasıl oturur bilirim edasıyla yaşına göre çoook zarif oturanı..

Normal şartlarda içimdeki kız çocuğu onları görünce mutlu olur, onlara gülümser, onlarla birlikte eğlenirdi...
Hatta daha da ileri gidip beni öylesine kandırırdı ki ben de onunla  birlikte  önce point pozisyonuna getirdiğim parmak uçlarımı hafifteeen basamaklara değdirip sonra topuğumu basarak balerin edasıyla inerdim merdivenlerden ..

Ama bu sefer içimdeki küçük kız çocuğu dışarı çıkacak diye çok korktum..
Sakın ha dedim sakın!  Şimdi değil... Belki sonra...

Senin ülkende küçük kız çocuklarının bırak sanat yapma, baleye gitme, balerinmiş gibi hayal kurma haklarını, okuma, sokakta oynama, çocukluklarını yaşama haklarını düşünmüyorlar.
Hatta öyle ileri gittiler ki seni kurda kuşa yem etmek için kanunlar çıkarıyor, seni koruyacaklarına aç kurtlara veriyorlar.
Sakın ha yeltenme dışarı çıkmaya.





Güzel bir günü huzurla, gülümsemeyle bitirmemiz gerekirken düşünceli gözlerle çıktık
salondan; aklımda hep "Peki ben içimdeki kız çocuğunu korurum saklarım da dışarıdakileri nasıl koruyacağız ?" diyerek.

Yetecek mi verdiğimiz imzalar, yetecek mi yazılan yazılar, yetecek mi kararttığımız profil
resimlerimiz ??


Umutlu ve güzel günlere...
G.D.

4 yorum:

  1. eline, gözlemine ve diline sağlık Gülaycım. iznin olmadan face de paylaştım ama dayanamadım çok hoşuma gitti. sevgiler belkıs

    YanıtlaSil
  2. Karıncaya demişler ki, nereye gidiyorsun? Ormanda yangın var, onu söndürmeye demiş karınca. Ha ha demişler, senin ağzında götüreceğin su ile söner mi hiç o yangın? Karınca bakmış: Olsun, demiş. En azından denerim, olmazsa da hiç bir şey yapamadım demem.
    Ben profilimi kararttım. En azından rengimden belli.

    YanıtlaSil
  3. Belkıs'cığım FBta da yazdım ama buradan da yineleyeyim.. Böyle yazıların paylaşımında izin olmaz canım..zira bu hepimizin sesi.. Çok iyi yapmışsın paylaşmakla.. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Panmarmaris ( isminizi bilmediğim için böyle yazıyorum ),
    Yazdığınız kısa hikaye ve vardığınız sonuç çok doğru. Hepimiz bir şekilde rengimizi belli edip tepkimizi göstermeyençalışıyoruz zaten... Böyle de devam edeceğiz,,
    Sevgiler..

    YanıtlaSil