29 Mart 2014 Cumartesi

" Bu Resimlere Dokunmak Serbest !.. "




Bu yazıyı uzun zaman önce yazdım. Ama her gün karşılaştığımız yeni tapeler, yeni haberler, ülkem nereye gidiyor soruları arasında yazdığım yazıyı yayınlamayı içime sindiremedim... 
Koyun can derdinde kasap et derdinde gibi geldi yaptığım.    
Belki fazlasıyla hassaslıktı yaptığım ama hissiyatım buydu.
Yazım görme engelli olmalarına rağmen parmak uçlarıyla düz beyaz tuvale dokunarak oradaki, ressam tarafından düşünülmüş, doğru resmi görmeyi başaranlarla ilgili...
Düşündüm de bu durum sanki  ülkemin yarın oy vermeye giden insanını da yansıtıyor.
Umarım yarın  oy vermeye giderken artık gerçek resmi görmüş olmayı,  parmak uçlarımızla tuttuğumuz mühürlerle  de doğruyu seçmeyi başarırız... 



Geçenlerde yolum Kabataş üstünden İstanbul Modern Sanatlar Müzesine  düştü.  Deniz kenarındaki çay bahçelerini görünce  müzeye gitmeden önce oturup bir kahve içtim.  Hiç bir zaman bakmaktan bıkmayacağım denize, vapurlara, gemilere, 
Kız Kulesi’ne, Topkapı Sarayı’na tek tek baktım.

Sol tarafta da Boğaz köprüsü; ama henüz  hava kararmadığı için ışıklarla bezenmediğinden sadece üzerinde karıncalar gibi gidip gelen arabalar vardı.İstanbul’un karmaşasını hatırlattı bana bu trafik; beğenmedim.   
Oysa ben kafamda canlandırdığım, gönül gözüyle görmek istediğim İstanbul’da olmak istiyordum. Hemen yüzümü sağ tarafa döndürüp görmek istediğim Topkapı’ya, Kız Kulesi’ne, vapurlara  doğru meylettim.
Kahveden sonra ver elini İstanbul Modern.
Önce yeni  sergileri sonra ana salondaki “Geçmiş ve Gelecek “ sergisini gezdim.   
Müzeleri gezerken  hepimiz  en az bir iki kere  salonlardaki güvenlik   görevlileri tarafından “Fotoğraf çekmek yasak.” diye uyarılmışızdır.   
Hatta bazılarımız fotoğrafla yetinmeyip resimlere dokunmaktan kendimizi alamayız...
“Allah Allah, anlamadım yağlı boya mı bu ??? “ sorusuyla birlikte mıknatısın çekim gücüne yakalanmışçasına elini tabloya doğru uzatmaya kalkan  meraklı ziyaretçilerin, güvenlik görevlisi    tarafından “tablolara dokunmayın  lütfen”  diye durdurulduğuna da şahit olmuşuzdur.
“Geçmiş ve Gelecek”  sergisinde bir resim vardı ki bu kuralı yıkmak için yapılmış. Hüsamettin Koçan’ın “Körler İçin Resim serisinden  , Karışık Teknik”  adlı tablosu .

 


Çerçevenin içindeki beyaz tuvalin üzerinde ne bir fırça darbesi ne bir boya izi var. Sadece kabarıklıklar; o kadar. Bunlar dokunarak algılanan resimler...

Sonra nasıl yapıldıklarını okudum. Sanatçı tarafından  tuval üzerinde, çamur ve çeşitli malzemeler kullanılarak arka yüzden kabartma bir görüntü oluşturuluyormuş.

Bir resim sergisini gezerken hiç aklınızdan geçmiş miydi, görme engelliler bu tabloları hiç göremiyorlar diye.
Dürüst cevap vermem gerekirse ki gerekir, ben hiç düşünmemiştim.
Ta ki o gün Hüsamettin Koçan’ın “Körler İçin Resim serisinden Karışık Teknik “ adlı tablosunun karşısında kendimi bulana kadar.

Eve gelip hemen internetin başına geçtim.
“Görme engelliler için tablo” yazdım. Karşıma ,
*görme engelliler için okuma tablosu
*görme engelliler için periyodik tablo çıktı.
“Görme engelliler için resim” yazdım . O zaman da görme engelli kişilerin açmış olduğu sergilerden haberler çıktı.
Oysa ben, 
elleriyle bembeyaz tuval üzerindeki 
http://www.acikgazete.com/dunya/2005/03/30. 
kabarıklara dokunarak kendi alfabeleriyle okudukları kitapları okurcasına, tablodaki resmi kafalarında canlandıracakları beyaz tuvalleri arıyordum. Yani gönül gözüyle gördükleri ya da parmak uçlarındaki gözlerinin göreceği resimleri arıyordum.

Son olarak internette arama çubuğuna Hüsamettin Koçan yazdığımda aradığım karşımdaydı.
https://www.youtube.com/watch?v=AHV_LGfoOsE

Evet, bu resimlere dokunmak serbest arkadaşlar...



Sevgiyle ve Sanatla kalın
G.D.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder